16 Ocak 2015 Cuma

Kitap Yorumu - Yandaş ( Kuralsız #3 )

Veronica Roth - Yandaş


Ahhhh Veronca ahh... Yaktın beni bebeğim yaa... Böyle son oldu mu? Böyle son bu kitaba yakıştı mı?  

TEK BİR SEÇİM


TEK BİR SEÇİM
SENİ DÖNÜŞTÜREBİLİR

TEK BİR SEÇİM
SENİ YOK EDEBİLİR

TEK BİR SEÇİM
KİM OLDUĞUNU BELİRLER

BİRİNİN KORULARINI ÇEKİP 
ALDIĞINIZDA, MERHAMET DUYGUSUNU DA
ALMIŞ OLURSUNUZ.


Tris Prior'ın bir zamanlar inandığı topluluk sistemi çöküşün eşiğinde. Bu nedenle Tris, yeni bir dünya keşfetme fırsatını tereddütsüz kabul ediyor. Çünkü Tobias'la birlikte çitlerin ötesinde yalanlardan, iç içe geçmiş ilişkilerden ve acı hatıralardan uzak, yeni bir hayat kurma şansı olabilir. Oysa Tris'in öğreneceği gerçekler, ardında bıraktıklarından çok daha tehlikeli. Bildiği her şey hızla anlamını yitirirken, Tris insanın karmaşık doğasını anlamak için savaşmak zorunda. Tabi cesaret, dostluk, fedakarlık ve aşk gibi imkansız seçimlerle de karşı karşıya.



   Tek kelimeyle bayıldım. Bir solukta okudum bitirdim. Bitti yani. Böyle serileri bitirdiğimde belli bir süre etkisinden kurtulamayabiliyorum. İşte bu romanda bana böyle etki etti.

   Kitapta en sevdiğim şey Tobias'ın gözünden de olayları görebilmekti aslında. Yani kopmak istemedim ama maalesef bitti. Serinin diğer kitabı olan DÖRT'ü okumak için sabırsızlanıyorum ^-^.
 


12 Ocak 2015 Pazartesi

Artık Okumalıyım #1


   Merhabalar... Bugün kendim için büyük dünya için küçük bir karar verdim. Bu kararımı da sizlerle paylaşmak istiyorum^-^.

   Alışveriş yapmayı her bayan gibi seviyorum (Ne yazık ki). Bir ara kitaplardan kopup makyaj malzemelerine sarıldım baktım ki onlardan bana hayır yok (YALAN) kitaplara geri döndüm ( Kitaplarımı özledim).

   Baktım ki ara verince kitaplarim bana kırılmış, darılmış onları sevgiyle kucakladım ve gönüllerini almak için onlara kardeş kitaplar aldım almaya drvam ediyorum cünkü onları çok üzmüşüm *-*.

   Hal böyle olunca al okuyana kadar yıllar geçsin hadi önce şunu okuyayım, bu çok güzelmiş bunu da alayım derken bazı kitapları alıp resmen kitaplığımda tozlandırdım. Ben de kendime aylık olarak okuyacak listesi yapmaya karar verdim ve belki kendimi mutlu edebilmek adına alınacaklar listesi de yapabilirim ^-^.

Hadi ilk listemizi bir göz atalım.

1) YANDAŞ - Veronica Roth




Zaten başladığım için artık bırakamam bari listemin ilk sırasına alayım dedim :)

2) Düşlerin Ötesinde - Susan Gloss



3) Cadı Avı - Devin O'Branagan



4) Sonsuz Aşk - P.C. CAST



5) Pamuk İpliğinden Hayaller - Marie Bostwick




   Başarmak istiyorum ve hırsımı iyi yönde kullanıp kitapları bitireceğim :)


Kitap Yorumu - Kuralsız ( Uyumsuz #2 )

Veronica Roth - Kuralsız



TEK BİR SEÇİM
FEDAKARLIK GEREKTİRİR


TEK BİR FEDAKARLIK 
KAYIP GETİRİR


TEK BİR KAYIP
SORUMLULUK HALİNE GELİR


TEK BİR SORUMLULUK
 SAVAŞ DEMEKTİR

Her seçimin bir sonucu vardır. Tris sevdiklerini -ve kendini - kurtarmak zorunda. Üzüntü, fedakarlık, kimlik, bağlılık, kurallar ve aşkla ilgili sorunlarla boğuşurken bu hiçte kolay olmayacak. Üstelik savaş başlıyor ve herkes tarafını seçmek durumunda. Ancak geri dönüşü olmayan bir yola giriyorsan, zafer getireceğini umduğun seçim, tüm hayatını altüst edebilir.


Veronica'cım canım ya saçları kestirmiş tarz olmuş maşallah tü tü tü. Allah zeval vermesin ki daha güzel romanlar yazabil *-*.
   
Bu seriye tek kelimeyle ölüyorum ya. Bayıldım bayıldım. Yani distopik romanlarda favorilerimden biri haline geldi kitap. 500 sayfalık kitabı 2 günde bitirişimden anlarsınız ne kadar sevdiğimi ^-^. 

   Kitabın tabi ki eksikleri yok değil Beatrice' in çok fazla serzenişi, Will'i öldürdüğü için yaşadığı travmayı bütün kitap boyunca atlatamaması, kendini her tehlikeye atışında silahsız oluşu eh yani bi yere kadar be kızım diyorsunuz yani. Biraz daha devam edersem spoilerin Allah'inı vericem o yüzden kendimi tutuyorum.

   Kitapta beni en rahatsız eden şey Beatrice'in kısmi mallığı ve depresif haliyle Dört'ün karakterindeki uyuşmazlıktı bana göre. Yanımda olsa kıza 2 tokat çakar kendine gel be kızım artık derdim. Buna rağmen Beatrice ve Dört'ün kendine gelmesi umuduyla seriye devam ^-^.
          


 Haydi Yandaş'la devam ediyoruzzzz...



11 Ocak 2015 Pazar

Kitap Yorumu - Elit (The Selection #2)

Kiera Cass - Elit

"Babamdan gelen mektubu elimde tuttum. Aspen'in prenses olamayacağımdan emin oluşu aklıma geldi. Halk oylamasında en sonuncu olduğumu hatırladım. Maxon'ın haftanın ilk günlerinde verdiği şifreli sözü düşündüm...
Gözlerimi yumdum ve kendimi yokladım.
Bunu gerçekten yapabilir miydim?
Illea'nın yeni prensesi olabilir miydim?"

Saraya 35 kız girmişti, şimdi 6 kız var.
Ve artık Elitler Prens Maxon'ın aşkını kazanmaya daha çok kararlı.
Zaman America'nın aleyhine işliyor. Biran önce karar vermeli.
Çocukluğundan beri birlikte gelecek hayalleri kurduğu Muhafız Aspen mi?
Yoksa nefes kesici romantizmiyle başını döndüren Prens Maxon mı?
Kimi seçerse seçsin, aklı diğerinde kalacak.
Ve Asi Kuzeyliler bu peri masalının mutlu sona ulaşmaması için ellerinden geleni yapacak.

   Gel gelelim 2. kitaba. İkinci kitapta ilk söylediğimiz ne varsa unutuyoruz. Yani ilk kitapta da America'nın tutarsız davranışları var tamam kabul ediyorum ama ikinci kitapta bu kadar sallantıda olamaz bi karakter ya. Zaten arka kapak yazısında da okudunuz "Kimi seçerse seçsin, aklı diğerinde kalacak." bu nedir ya. var mı böyle saçma bişey ya. Bu kadar güçsüz bu kadar saçma. 

   İki kitap arasında dağlar kadar fark var. Tamam böyle tabiki olabilir ama bu kadar yok o mu yok bu mu bir bakıyosun Prens Maxon diyor bir bakıyorsun Aspen'e dönmüş. Aspen de saraya adım atar atmaz America'nın kapısında muhafız. Maxon da bu kadar salak Aspen desen ayrı bir mal. Sen saraya kadar gelmişsin America'yı görüyorsun. Seçimini ilk anda yapmalı mal gibi beklemeye ne gerek var ki zaten yapacağı seçimi hepimiz biliyoruz. Bence yazarın karakterlere eklemeyi unuttuğu şey biraz onur ve gurur. 

   America desen çıldırttı beni ya çıldırttı. Prensin etrafında 35 kız var ya tabiki seni bekleyip duracak değil mal gibi. o kadar şans veriyor America'ya ama o karar verebilmekten aciz bir de üstüne diğer kızlarla konuşup gülüşünce ağırına gidiyor hanımefendinin.

   Yani tamamen hayal kırıklığına uğradım. İlk kitapta bazı şeyleri göz ardı edebiliyorsunuz ama büyük bir beklentiyle beklediğiniz ikinci kitabın böyle olmaması lazım bana göre.

   İşte böyle bir ikinci kitaptan sonra serinin devamını okuyup okumamakta kararsızım :(
 
  Serinin devamında 4 adet kitap bulunuyor bunlardan ikisi ara kitap ikisi ana kitap.

    

   Saraydan hikayeler seri de çıkan 3. kitap daha okuyamadım. Prens Maxon ve Aspen'in hayatını daha ayrıntılı öğrenmek isteyenler okuyabilir. The One yani Sonsuza Dek serinin devam kitabı açıkçası çok merakla beklemiyorum ama kendimi okumak zorundaymışım gibi hissediyorum. The Queen Kraliçe'nin hayatını konu alan bir ara kitap. The Heir ise serinin dördüncü kitabı.

   Herkese bol kitaplı günleeerrr....



9 Ocak 2015 Cuma

Kitap Yorumu - Cennet - Provıdence #3

Jamie McGuire - Cennet




Aşk, herşeye rağmen kazanacak mı?
   Kelimelerle tarif edilemeyecek kadar korkunç şeyler yaşamış, bilinmeyenleri öğrenmişti. Şimdiyse kazanamayacağını bildiği bir savaşin içindeydi.
   Nina Grey, hayatinın aşkı Jrad Ryel'la evlenmiş, onun çocuğunu taşıyordu. Ve ne pahasına olursa olsun, hayatta kalabilmek için bu çocuğu doğurması ve Jared'la birlikte karşılarına aldıkları Cehennem'le savaşması gerekiyordu. Acaba Nina ve Jared, Cehennem'dekileri mağlup ederek bu savaştan sağ çıkabilecekler mi?


   Aslinda serinin alacakaranlık kitabina en çok benzettiğim kitabı bu kitap. Nina'yı davranışlarini ve kitabın sona doğru gidişatını aslında beğenmedim. Şımarık çocukları hiç sevmem zaten aynı onlar gibi yapılan davranışlar, hal ve hareketler...

   Sanki yazar bitirebilmek için yazmış bitirmiş gibi bi his uyandı içimde. Yine diğer iki kitabı okuduysanız bunu da zaten okursunuz o yüzden okunası değil okunabilir bir kitap. Seriye sen başla sonra git gide başka kitaplara kaysın falan bunlar hoş değil bence. Eğer Alacakaralığı okumadıysanız bunu okuyabilirsiniz.

   

Kitap Yorumu - Cehennem - Provıdence #2

Jamie McGuire - Cehennem






Nina Grey, Şeytanlarla yaptığı savaşın yaralarını yeni yeni sarıyordu. Geçmişte olanlar çok uzakta kalmış gibiydi. Hem okuluna devam ediyor hem de babasından kalan şirketin başına geçmek için hazırlanıyordu. Herşey normale dönmüştü, geceleri gördüğü rüyalar dışında...
Nina ve nişanlısı Jared için kabusların tek bir anlamı vardı: Yaklaşan tehlike ve Şeytanlarla yapılacak olası bir savaş...


Nina için artık bir sorun kalmamıştır. Kitabı teslim ederler ve kitapla birlikte bütün sorun ortadan kalkar. Sonra aniden rüyalar görmeye başlar ama ne rüyalar. Sen hergün Babanın öldüğünü rüyanda gör. Rüya denmez tabi bu bildiğin kabus. Bu kabusların neden kaynaklandığını bulamazlar ve Jared'in babası kabuslarında Nina'ya yol gösterir. Böylece Cehenneme karşı savaş başlar. En begendim şeyse bu savaşın arasında bir aşkın filizlenmesidir. ^-^. Kitap biterken arkasında çok büyük bir heyecan bırakır...


Kitap Yorumu - Beni Seç (The Selection #1)

Kiera Cass - Beni Seç

   Açlık Oyunları serisini deli gibi okuyarak 2 günde tüketmiştim kitabı. Sonra nasıl üzüldüm nasıl üzüldüm. Kitapları da okumak güzel ama sonrasında o kadar fazla kaptırıyorsunuz ki kendinizi bi an boşlukta hissediyorsunuz. En azından ben böyle hissetmiştim :D.

   Sonra üniversitedeyken tabi oda arkadaşımın kitaplığında Beni Seç kitabını görmüştüm bana al oku bak çok güzel demişti. Canım arkadaşım iyiki oku demiş bana. Açlık Oyunları'ndan sonra bana onun çocuğu gibi gelmişti bu kitap. 

  Eminim ki bu kitabı duymayanınız kalmamıştır eğer kaldıysa kitaplardan büyük ihtimal bi haberdir. Kitap Açlık Oyunları'nın sarayda geçen versiyonu gibi.



Bir prens nasıl tavlanır?

Illea ülkesinde tüm genç kızlar doğdukları günden beri sınıf atlamanın peşinde. Paha biçilmez mücevherlere, göz alıcı elbiselere ancak bu şekilde sahip olabilecekler. Bunun için tek bir şansları var: SEÇİM. Kıyasıya bir mücadeleyle geçen Seçim'i kazanmanın tek yolu Prens Maxon'ı kendine aşık etmek.

America içinse seçim, bir kabustan farksız. Bu yarışa girmeyi kabul ederse, kendisinden aşağıda sınıftan olduğu için herkesten gizlediği aşkı Aspen'i arkasında bırakmak zorunda kalacak. Öte yandan bu, ailesinin tek kurtuluş şansı. 

America saraya adım atmaz, kendini esrarengiz bir dünyanın içinde bulacak. Saray hiçte dışarıdan göründüğü gibi olmayacak. 

35 kızın katıldığı vahşi bir savaş nasıl kazanılır? 


   Illea sınıflara ayrılmış ve her sınıfın yaptığı iş farklı. America Singer bir 5. sınıf.  Şarkı söyleyip müzik aletlerini çalarak geçimlerini sağlıyor. Ablası evlenip abisi sınıf atlayınca eve para getiren kişi konumuna gelmiş ve bir BEŞ olarak bu hiçte kolay değil.
 
   Yapılacak olan Seçim America için bir fırsattı çünkü Seçim'i kazanırsanız Kraliçe olacaksınız kazanamazsanız da sınıfınız yükseltilecek. America Seçim'e uygun olmadığını düşünse de ailesi için elemelere katılıyor ve elemelerden geçiyor.

    İyisiyle kötüsüyle bu kitabı America'yı sevdim. Biraz zayıf bir karakter ama yapacak bir şey yok. Gerçek hayatta olduğu gibi her kadın karakter çok güçlü olacak diye bir şey yok değil mi. Dediğim gibi konusu Açlık Oyunları'nın değişik bir versiyonu galiba ben kitabı bu yüzden sevdim galiba^-^.

   Bence kitaba bir şans verirseniz pişman olmazsınız...




8 Ocak 2015 Perşembe

Kitap Yorumu-Bana Dokunma (Shatter Me #1)

Tahereh Mafi - Bana Dokunma



   Merhabalaaarrr... Yine bir kitap yorumu, yine bir distopya ve yine ben :) . Distopyalara bayılıyorum ya. Resmen aşığım yani. Basit bir aşk romanını okumaktansa her zaman için distopya tabanlı bir aşk romanı okumayı tercih ederim. İşte bu kitapta benim kitap fuarı ganimetlerimden bir tanesi ^-^.



Ölüm, tek bir dokunuşla gelecekti.

Juliette tam 264 gündür kimseye dokunmadı.

En son birine dokunması bir kazaydı. Ama Yeniden Kuruluş onu cinayetten içeri tıktı. Juliette'in dokunuşunun neden bu kadar ölümcül olduğunu kimse bilmiyor. Kimseye bir zara vermediği sürece bu durum kimsenin  de umrunda değil çünkü dünya zaten perişan durumda. Her gün yeni bir hastalık ortaya çıkıyor, gıda sıkıntısı had safhada, gökyüzünde tek bir kuş kalmadı ve bulutlar garip bir renkte.

Yeniden Kuruluş, yeni düzenin tek çare olduğunu iddia ettiği için Juliette'i hücreye kapattı. Hayatta kalan bir avuç insan için savaş naraları atıyor. İşte bu yüzden Yeniden Kuruluş fikir değiştirmek üzere. Juliette onlar için mükemmel bir silah olabilir. Juliette, yeni düzenin tek silahı olabilir.

Juliette karar aşamasında. Ya bir silah olacak. Ya da bir asi...



     Juliette'nin dokunuşu öldürücü. Bu psikoloji içinde bir hayat yaşıyor ve bu gücünden dolayı kaçırılıp hapsedilmiş. Onu deneyebilmek için hücrede onunla kalmayı kabul eden tek asker Adam ve tabiki Adam Juliette için yabancı değil (Tanklı savaşçı).

7 Ocak 2015 Çarşamba

Kitap Yorumu - Araf - Provıdence #1

Jamie McGuire - Araf

    Yeni yıla girerken bitirdiğim ilk seriyi gururla sunuyorum. Bir hikayeyi daha geride bırakmak beni o kadar üzüyor ki. Kitaplarının arasından hangisini daha çok seviyorsunuz deseniz kesinlikle seri olan kitapları seçerim ^^. Okurken o kadar bağlanıyorumki kitaplara kitap bittiğinde bir tarafım sanki eksik kalıyor. Daha fazla uzatmadan hadi kitaplara geçelim.

    Bu yazarı gerçekten seviyorum. Kitapları çok akıcı, konular çok farklı diyemem ama tam benim sevdiğim tarzda. Hem fantastik hem aşk var hem savaş. Daha ne olsun yani. Kitap kendini zaten okutturuyor. Ama şunu da söylemeden geçemem tabiki kitap Alacakaranlık serisini bazı yerlerde biraz andırıyor. Bu kısımları söylersem kitabın bir kısmından spoiler vermiş olucam bu yüzden söylemek istemiyorum ama eğer okursanız zaten anlarsınız.

    Providence serisi gördüğünüz üzere 3 kitaptan oluşuyor. Serinin sıralaması Araf, Cehennem, Cennet...


 

      Nina, babasının ölümüyle kendisini Providence'ta varlığından hiç haberdar olmadığı  bambaşka bir dünyanın içinde bulur. Babasının cenazesinin olduğu gün otobüs durağında tesadüfen karşılaştığına inandığı çekici, karşı konulmaz, Jared ile yakınlaşmasıysa Nina'nın hayatını tamamen altüst eder.
Jared ile Nina'nın birbirlerine aşık olmaları işleri tamamen zora sokar. Jared, Nina'yı sadece babasının düşmanları olan insanlardan değil, kendi soyundan olan yarı meleklerle Cehennem'deki şeytanlardan da korumak zorunda kalır. Jared ile Nina'nın birlikte olabilmek için kaderlerine karşı gelip düşmanlarını alt etmeleri gerekir.


   Nina'ya aşırı sinir oldum. Senin baban ölmüş cenazesini kaldırmışsın git aynı gün birine aşık ol. Olacak şey mi hiç ^^. Bir Türk kızı olsa kınardık :P
 
   İşte böyle başlar Nina'nın hikayesi. Jared Bir yarı melektir ve Nina'nın koruyucusudur yani Nina Jared'in Talehidir. Nina'nın babası birçok sırla birlikte ölür ve bu sırlar Nina'yı rahat bırakmaz. Tabiki bu yolda Jared Nina'nın yanındadır. Nina ilk kitapta bu sırları çözmeye çalışır.

   Kitabı araştırdıysanız eğer Jared'in Nina'ya uzunca bir zaman aşık olduğunu ve Nina'nın babası öldükten sonra aralarındaki engelin kalktığını anlarsınız.

   Biraz çakma olsa da güzel bir kitap Jennifer'ın hatrına okunur :)



4 Ocak 2015 Pazar

Yeni Aldıklarım #1


    Merhabalarrr... Kısa bir aradan sonra okumam gereken bir sürü kitap varken yeni aldığım kitapları yazayım dedim. Evet biliyorum her kitap tutkunu gibi bende yine yine ve yine kitap aldım. Suçluyum kabul ediyorum ama napayım dayanamadım ^^ . 



   James Dashner' ait olan Labirent Serisini aldım. Uzun zamandır kitap almadığım için kitap takibini de bırakmıştım çünkü kitap fuarında kendimi çok aşmıştım. Blog takibimi biraz daha sıklaştırınca bu seriyi gördüm ve merak ettim. Sonuç olarak merakıma yenik düşüp kitabın direk serisini aldım :) Demiştim dayanamadım diye :)


   Veronice Roth'un serisini de bulmuşken alayım dedim. Ah bu merak yok mu merak hepsi onun suçu :) Elimdeki kitabı bitirip hemen Kuralsız'a başlamak istiyorum. Film vizyona girmeden okumam lazım. Filmin fragmanını tıklayarak izleyebilirsiniz.




1 Ocak 2015 Perşembe

Kitap Yorumu - Yemin ( The Pledge #1 )

Kimberly Derting - Yemin


BURASI LUDANIA, YAŞAM KOŞULLARI ZOR BİR ÜLKE. TOPLUM, KATI SINIFLARA AYRILMIŞ DURUMDA VE HER SINIF KENDİ DİLİNİ KONUŞMAK ZORUNDA. EN KÜÇÜK BİR SINIR İHLALİ, ÖRNEĞİN ÜST SINIFA MENSUP BİRİNİN GÖZLERİNE BAKMAK BİLE, ANINDA İDAM SEBEBİ.

On yedi yaşındaki Charlaina,küçüklüğünden beri her sınıfın dilini anlama yeteneğine sahip; ve bu yeteneğini kendini bildi bileli herkesten saklıyor. Kendini özgür hissettiği tek yer, artık birer uyuşturucu pazarına dönmüş yeraltı klüpleri. Burada insanlar baskıcı kurallardan sıyrılıp kısa süreliğine de olsa rahat bir nefes alabiliyorlar. İşte Charlaina da burada son derece çekici ve gizemli bir gençle tanışıyor, adı Max. ve Max, daha önce Charlaina' nın hiç duymadığı bir dilde konuşuyor. Charlaina neredeyse sırrını açık etmek üzere.

Onu görür görmez çarpılsa da Max'in hangi tarafta olduğundan bir türlü emin olamıyor. Sık sık yinelenen acil durum tatbikatları birden gerçeğe dönüşüp de şiddet ve vahşet ülkede kol gezmeye başladığında Charlaina'nın yeteneğinin neye hizmet ettiği anlaşılıyor: ülkesini zalim bir rejimden kurtarmak.


   Bu kitabı kitap fuarından 4 yada 5 TL'ye aldım. Şaka gibi geldi önce ama ikinci defa sorup aynı cevabı aldığımda tabi ki hemen aldım kitabı. Önce ne kadar gizemli olsa da karanlık bir kapağı olduğu için pek ısınamadım kitaba ve sadece fiyatından dolayı aldım. Kitabı okumaya başlayınca daha ilk sayfada yok artık dedim ya. Heyecan, entrika, atraksiyon... Bir insan, en azından benim gibi olan bir insan, bir kitaptan daha ne bekleyebilirdi ki.

   Kitabı neresinden anlatsam spoiler verecekmişim hissine kapılıyorum çünkü kitap karmaşık ama olay örgüsü gerçekten çok güzel. Okurken yazı tipinden dolayı çok rahatsız oldum. Herhalde kitap için yapabileceğim tek kötü yorum yazı karakteridir. Bunun haricinde kitabın konusu bence özgün ve birçok kitaba göre değişik. Seri şeklinde olan kitabın devamını sabırsızlıkla bekliyorum.

   


    Ben kitabı kesinlikle tavsiye ediyorum çünkü olay örgüsü gerçekten çok farklı olan bir kitap. Aynı zamanda Kimberly Derting in sitesini de ziyaret etmelisiniz.